Otomatik taraftar..
Fenerbahçe tribünleri isyan ediyor. Neden bilet fiyatlarının pahalılığı. Kulüp 'biz çok zam yapmadık ki!' açıklaması yapıyor pişkinlikle. Taraftarları kombine bilet almaya davet ediyorlar bir de. Kombine biletlerin sayısı ile övünüyor kulüpler hatta kurumlardan çok taraftarlar fanatikliğin üst sınırında oldukları için bununla adeta yarışıyorlar. Takımını izlemek isteyenlerin yüzlerinin hep aynı olacağı bir sürece doğru gidiyoruz. 14 günde bir 30-40-50 bin aynı surat maçı izliyor. Düşünsenize. Bu ayrıcalıklı olma hali berbat bir durum değil midir? Geride kalanlara ise (homojenize edilmemişler) onlara da piyasa paralı yayını öneriyor. Ya alırsın evinde izlersin ya da barda, kafede, kahvede izlersin ama izlemelisin ki yine seni o tribüne sokmayan, ürünlerini almadığın için taraftardan saymayan kulübün kazansın.
Kulüpler bir sürü 'store' açıp taraftarını bekliyor, yüce gönüllülükle. Taraftar da kendisini gerçekten taraftar olmak zorunda hissediyor çünkü o ürünleri almazsan gerçek taraftar olup olmadığın sorgulanıyor. Şampiyonluk sevincinde bile çıkarılacak olan ürünlerin tanıtımı yapılıyor, şampiyonluk araçsallaştırılıyor. Takımlar kendi tarihsel renkleri dışında absürd renklerde formalar, tişörtler vb. çıkarıyorlar; bir de bunları meşru göstermek için 'uydurma' tarihsel gerekçeler buluyorlar. Sesleniyorlar ardından: 'Bak bu yeni forma. Her sene farklı bir forma hazırlayacağım ve sen de alacaksın.'
Büyük biraderler sarmış dört bir tarafı. Her yanımız futbol, her yanımız gönülden tutmaya çalıştığımız takım. Vıcık vıcık bir durum. Televizyonda, gazetede, cep telefonunda, cebindeki kredi kartında, üstündeki formanda ve diğer eşyalarında sen yoksun artık.
Yabancılaştırılmış otomatik bir taraftarsın sadece.
Post a Comment