Header Ads

Nasıl mı oynadılar? Kimin umurunda...


Dün gördüklerimden sonra, bu satırlarda Milli Takım’ın iyi oynayıp oynamadığını tartışmak maça çok anlamsız geliyor... Ali Sami Yen Stadı’nı dolduran kalabalık, İspanya Milli Marşı’nı ıslıkladıktan sonra İstiklal Marşı’na başladı ve hayatımda gördüğüm en kötü milli marş performansını sergiledi. Hatırlarsınız, ortaöğrenim yıllarımızda, marş iyi söylenmediğinde tekrarlatılırdı ancak bizim bile geçmişteki kötü performanslarımız dünkünün yanında harika kalıyordu. ‘Çoksesli kanon’ gibi söylenen marş, orkestradan önce bitirildi. Daha İstiklal Marşı’nı bile söylemekten aciz bir milletken, milli futbolcuların performansını eleştirmek anlamsız değil mi?
Peki ya İspanya Milli Marşı’nın ıslıklanmasına ne demeli? Tabii onlar ıslıkladı, biz de ıslıklayalım. Herkes yeri geldi mi Atatürkçü’dür, ‘Gençlik Marşı’ ağzından düşmez, ama zamanında ‘Onlar yaptı diye biz yapacak değiliz’ diyip Yunan bayrağını çiğnemeyen Atatürk’ün davranışlarını örnek almak akıllarına gelmez. Atatürkçülük bu şimdi, değil mi?
Maç öncesi son not: Fildişi Sahili-Malavi maçında ölenler için saygı duruşunda bulunuluyor, tek bir çıt yok! Kendi ülkesinin ölüsüne bile saygı göstermeyen ve saygı duruşunda slogan atan bir ülkede, gerçekten ilginç bir durum!
Afili bir müzik eşliğinde sahaya çıkan iki ekipten Türkiye 4-4-2 şeklinde dizilmiş. ‘Oynar mı, oynamaz mı’ Emre Aşık sahada, yanında ekürisi Hakan Balta. Galatasaray’da mecburiyetten stoper oynayan Hakan, Milli Takım’da aynı mevkide. İnsan merak ediyor tabii, Servet Galatasaray’a geri döndüğünde Hakan tekrar sola çekilirse, Fatih Terim de bu oyuncuyu Milli Takım’da sol bek mi oynatacak? Kewell milli olmasaydı Türk Milli Takımı’nda stoper oynar mıydı? Merak işte...
Milliler, İspanya’daki maçta olduğu gibi maça iyi başladı, lakin konuk ekibin dengeyi kurup üstünlüğü ele alması uzun sürmedi. Savunmanın önünde Alonso ve Sena, onların 
önünde Riera-Xavi-Silva üçlüsü, en önde de Torres’le İspanyollar oyuna hâkim oldu ve önemli fırsatlar yakaladı. İlk maçın aksine iyi oynamazken golü bulan Türkiye oldu. Arda’nın soldan pasında savunmanın arkasına sarkan Tuncay, Casillas’tan önce davranınca Semih’e güzel bir gol hazırladı. Orta hakem Michael Riley ancak yardımcısından da onay alınca golü verdi. Pozisyonda Tuncay çok az ilerdeymiş gibi göründü bize de.
Milliler dün buz hokeyi takımı gibi gibiydi, bütün takım olarak rakibi sahasında karşıladı, sürekli ilerideki dörtlüsüyle (İki forvet, iki açık) ‘v’ şeklinde kısa paslarla hızlı hücumlara çıktı. Bunun neticesinde Nihat ve Tuncay’la önemli fırsatlar buldu ancak rakibini devirecek son vuruşu yapamadı.
İkinci yarı İspanya gol atacağını belli etti, attı da. Yalnızca, Üzülmez’in eli olmasa Alonso’nun penaltısına gerek kalmayacaktı. Golden sonra Milliler yüklendi ancak skoru 1-1’de tutan, Torres’in müthiş şutunda Volkan’ın kurtarışıydı. Ancak Volkan’ın çabaları da bir yere 
kadar. Uzatma anlarında Güiza’nın pasında günün başarılı isimlerinden Riera golü attı. Kimse ‘yazık oldu’ demesin, golün son anlarda gelmesi yalnızca kaderin bir cilvesi.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.