Futboldan çok daha fazlası: El Clásico..
Her sene iki kez olduğu üzere, yine El Clásico mevsimindeyiz. Barcelona ve Real Madrid futbol takımları arasında oynanan, ve El Clásico, yani Klasik adıyla anılan maçların öncesinde ve sonrasındaki yaklaşık birer aydan oluşan bu mevsim, hava sıcaklığından bağımsız olarak fazlasıyla hararetli geçer. Söz konusu olan kazanıp kaybetmekten ibaret, sıradan bir futbol maçı değil, kelimenin tam anlamıyla ''milli'' bir mesele. Lakin El Clásicolar’da takımlardan ziyade şehirler, İspanyol devletinin başkenti Madrid’le İspanya’daki 17 özerk bölgeden biri olan Katalunya’nın başkenti Barcelona kozlarını paylaşırlar. Katalunya’nın diğer bölgelerden oldukça farklı bir ulusal hassasiyetinin olması ise Madrid-Barcelona rekabetine ayrı bir anlam katar.
Bu yüzden, El Clásico’nun Barcelona cephesinde hararetin daha yüksek olduğu ortada.
Barcelonalı arkadaşım Ramon, geçen sene hem Ligi Şampiyonluğu’nu hem Kral Kupası’nı hem de Şampiyonlar Ligi Kupası’nı kazanmalarına rağmen, hiçbirinde Real’i Madrid’de 6-2 yendikleri geceki gibi hissetmediğini söylüyor. Ve ekliyor: ''Ben tarafımı seçmedim, bu durumun içine doğdum. Katalan’ım ve her zaman Madrid’e karşıyım.'' Barcelona’nın maçlarını oynadığı Camp Nou'da yer alan müzeyi gezerken, Madrid ve Barselona, İspanyol Devleti ve Katalunya arasındaki bu saflaşmanın uzun bir mazisi olduğu kolaylıkla anlaşılıyor. 1931’de bölgesel özerklik mantığına dayanarak kurulan 2. Cumhuriyet’i, ona karşı ayaklanan merkezi kraliyet yanlısı Franco güçlerine karşı 3 yıl süren iç savaş boyunca savunan şehirlerin başında Barcelona gelir.
Fakat bunun bedeli ağır olacaktır ve savaşın 1939’da kaybedilmesiyle Franco rejiminin en ağır mağdurları Katalanlar olurlar: Rejim muhalifi binlerce Katalan korkunç bir şiddete maruz kalır.Dahası, Franco bölgesel kimlikleri reddeder; Katalanca’nın kamusal alanda konuşulmasını yasaklar. Bu baskı döneminden Barcelona Futbol Kulübü de fazlasıyla nasibini alır. 1937’da solcu klüp başkanı Josep Puyol, Franco milisleri tarafından öldürülür; kulübün Katalanca adı olan Futbol Club Barcelona, İspanyolca olan Club de Fútbol Barcelona’ya dönüştürülür; kulüp armasından Katalan bayrağı çıkarılır. İşte bu aynı dönemde, Barcelona Katalanlar için farklı bir anlam kazanır. Bugün klübün resmi sloganı olan "Més que un club" (bir klüpten daha fazlası), o günlerde doğar.Barcelona’ya üye olmak Katalanlar’ın aidiyetlerini ifade etmelerinin en önemli yolu haline gelir. Katalanca’nın özgürce konuşulabildiği tek yer Barcelona maçlarıdır. Kısacası, Franco’nun baskı rejiminin tesis ettiği merkezi İspanyol devletine, yani Madrid’e karşı Barcelona, Katalanlar’ın ve diktatörlük karşıtlarının özgürlük sembolü anlamına gelir. Peki ya bugün, Franco rejiminin sona erip, bölgesel özerkliklerin anayasal güvenceye alınmasının üzerinden 30 yıl geçmişken, Madrid maçlarının Katalanlar için önemi ne? Bugünlerde Katalanlar arasında, El Clásico mevzusundan arta kalan vakitte konuşulan iki konuya bakıldığında, Real Madrid maçının niye halen böylesi bir önem taşıdığı anlaşılıyor. Konuların ilki Katalunya Bölgesi Yönetimi tarafından hazırlanan, Madrid’den özellikle mali konularda daha fazla yetki talep eden yeni Özerklik Yönetmeliği taslağı. Yönetmelik İspanyol Anayasası’na aykırı olduğu iddiaları sebebiyle İspanyol Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmekte ve Katalanlar’ın endişeli bekleyişi dört aydır sürmekte. Diğer konu ise, 13 Aralık'ta 163 Katalan belediyesinde yapılacak bağımsızlık referandumu. Her ne kadar yapılacak referandumun her hangi bir bağlayıcılığı olmasa da Katalanlar’ın geleceklerine dair taleplerini yansıtması açısından sembolik anlamı büyük. Neticede Katalunya ve İspanya devleti arasındaki gerilimli hat farklı bir çehreyle de olsa hala mevcut ve dolayısıyla El Clásico hala hayati bir öneme sahip. Hala, birçok Katalan için Real Madrid’i yenmek, bir özgürlük meselesi; birçok Madridli için Barça’yı yenmek ise İspanya’nın bütünlüğünü koruma meselesi. Sanırım Barcelona ve Real Madrid gibi iki futbol devininin varlığını bu tarihi gerilime borçluyuz.
Bu yüzden, El Clásico’nun Barcelona cephesinde hararetin daha yüksek olduğu ortada.
Barcelonalı arkadaşım Ramon, geçen sene hem Ligi Şampiyonluğu’nu hem Kral Kupası’nı hem de Şampiyonlar Ligi Kupası’nı kazanmalarına rağmen, hiçbirinde Real’i Madrid’de 6-2 yendikleri geceki gibi hissetmediğini söylüyor. Ve ekliyor: ''Ben tarafımı seçmedim, bu durumun içine doğdum. Katalan’ım ve her zaman Madrid’e karşıyım.'' Barcelona’nın maçlarını oynadığı Camp Nou'da yer alan müzeyi gezerken, Madrid ve Barselona, İspanyol Devleti ve Katalunya arasındaki bu saflaşmanın uzun bir mazisi olduğu kolaylıkla anlaşılıyor. 1931’de bölgesel özerklik mantığına dayanarak kurulan 2. Cumhuriyet’i, ona karşı ayaklanan merkezi kraliyet yanlısı Franco güçlerine karşı 3 yıl süren iç savaş boyunca savunan şehirlerin başında Barcelona gelir.
Fakat bunun bedeli ağır olacaktır ve savaşın 1939’da kaybedilmesiyle Franco rejiminin en ağır mağdurları Katalanlar olurlar: Rejim muhalifi binlerce Katalan korkunç bir şiddete maruz kalır.Dahası, Franco bölgesel kimlikleri reddeder; Katalanca’nın kamusal alanda konuşulmasını yasaklar. Bu baskı döneminden Barcelona Futbol Kulübü de fazlasıyla nasibini alır. 1937’da solcu klüp başkanı Josep Puyol, Franco milisleri tarafından öldürülür; kulübün Katalanca adı olan Futbol Club Barcelona, İspanyolca olan Club de Fútbol Barcelona’ya dönüştürülür; kulüp armasından Katalan bayrağı çıkarılır. İşte bu aynı dönemde, Barcelona Katalanlar için farklı bir anlam kazanır. Bugün klübün resmi sloganı olan "Més que un club" (bir klüpten daha fazlası), o günlerde doğar.Barcelona’ya üye olmak Katalanlar’ın aidiyetlerini ifade etmelerinin en önemli yolu haline gelir. Katalanca’nın özgürce konuşulabildiği tek yer Barcelona maçlarıdır. Kısacası, Franco’nun baskı rejiminin tesis ettiği merkezi İspanyol devletine, yani Madrid’e karşı Barcelona, Katalanlar’ın ve diktatörlük karşıtlarının özgürlük sembolü anlamına gelir. Peki ya bugün, Franco rejiminin sona erip, bölgesel özerkliklerin anayasal güvenceye alınmasının üzerinden 30 yıl geçmişken, Madrid maçlarının Katalanlar için önemi ne? Bugünlerde Katalanlar arasında, El Clásico mevzusundan arta kalan vakitte konuşulan iki konuya bakıldığında, Real Madrid maçının niye halen böylesi bir önem taşıdığı anlaşılıyor. Konuların ilki Katalunya Bölgesi Yönetimi tarafından hazırlanan, Madrid’den özellikle mali konularda daha fazla yetki talep eden yeni Özerklik Yönetmeliği taslağı. Yönetmelik İspanyol Anayasası’na aykırı olduğu iddiaları sebebiyle İspanyol Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmekte ve Katalanlar’ın endişeli bekleyişi dört aydır sürmekte. Diğer konu ise, 13 Aralık'ta 163 Katalan belediyesinde yapılacak bağımsızlık referandumu. Her ne kadar yapılacak referandumun her hangi bir bağlayıcılığı olmasa da Katalanlar’ın geleceklerine dair taleplerini yansıtması açısından sembolik anlamı büyük. Neticede Katalunya ve İspanya devleti arasındaki gerilimli hat farklı bir çehreyle de olsa hala mevcut ve dolayısıyla El Clásico hala hayati bir öneme sahip. Hala, birçok Katalan için Real Madrid’i yenmek, bir özgürlük meselesi; birçok Madridli için Barça’yı yenmek ise İspanya’nın bütünlüğünü koruma meselesi. Sanırım Barcelona ve Real Madrid gibi iki futbol devininin varlığını bu tarihi gerilime borçluyuz.
Altuğ Akın/bbcturkish
Post a Comment