Erkek egemen yeşil sahalara kadın sesiyle müdahale..
Kadın spikerin futbol maçı sunması infial yaratmasa da cinsiyetçi futbol dilini kırabilir mi? Erkek futbol yazarları "Çok olumlu bir çaba. Daha az küfür duyarız ama önemli olan kadının erkeksileşmemesi, erkeklerin de kendi dillerini sorgulamaması" diyor.
"Her türlü 'erkeklik' haliyle malûl futbol ortamına yapılmış olan bu feminen müdahaleyi büyük bir keyifle ve hevesle karşılıyorum."
Erkek spor yazarlarına "kadın spikerin sesinden futbol maçı izlemeyi" sorduk:
Cinsiyetçi, ırkçı, heteroseksist küfürlerden de öte "Sarı mavi yeşil meşil fark etmez/Yürüyoruz ayrı yolda biz/Futbol şiddettir/Futbol holiganlıktır/Futbol adam bıçaklamaktır" gibi futbolun kendisini şiddet üzerinden tanımlayan sloganlarla erkek dilin egemen olduğu sahalarda bir ilk yaşandı ve TRT ekranlarından Semahat Özdoğan Arslaner dört kadın hakemin yönettiği Ankara-Eskişehir maçını sundu. O her ne kadar "İlk sunumumda çok heyecanlandım, başarılı olamadım" dese de erkek futbol köşe yazarları gelişmeyi olumlu buluyor.
Tan Morgül, Bağış Erten ve Ali Murat Hamarat maçı izlememişler ancak uzun yıllar radyodan maç sunan şimdiyse dünyanın üç kadın maç spikerinden biri olan Özdoğan Arslaner'i destekliyorlar.
"Kadın müdahalesi şarttı"
bianet'e de yazan Morgül şöyle diyor:
"Alışması, alışılması zaman alabilir. Aynı sıkıntı, kadın seyirci, kadın futbol hakemi, kadın futbol yazarı ve yorumcusunda da yaşanmıştı. Lakin sonradan görüldü ki, bu işe heves etmiş kadınlar, karşı cinslerinin işgal ettiği bu alanda hiç de fena değiller. Hatta bazı hususlarda çok da iyiler. Bir kere, erkek futbol sever-yazar-konuşur'lardan farklı olarak, moral-motivasyonlarını, bilgi birikimlerini yüksek tutmak durumundalar. Ettikleri kelamlara, verdikleri pozlara daha çok dikkat etmek durumundalar. Çünkü biliyorlar ki, bu pazar erkek pazarı, kendilerine çok az tezgah var ve o tezgaha gösterilen ilgi, erkek tezgahlarından çok daha farklı. Maalesef!"
"Tribünde, basında ve sokakta 'futbol'un maço dilinin mendeburlukları bizi canımızdan bezdirmişken ortama yapılacak anne-eş-sevgili-abla-kardeş, ez cümle, kadın müdahalesi biraz da gerekli gibi artık" diyen Morgül, Özdoğan Arslaner'i uyarmayı da ihmal etmiyor:
"Futbol güzel bir oyun. Lakin futbol dünyası için aynısı söylenemez. Bu nedenle, tuzaklar konusunda da hassas olunmalı. En önemlisi ise 'erkekleşme' hali. Özellikle tribünde ve seyirciler arasında, pespayeliği, saldırganlığı, erkek taraftalar kadar seven-okşayan kadınlar da arz-ı endam etmiyor değil."
Morgül'ün yorumu net: "Bu konuya düşeceğim iki şerh olabilir: İçerik ve maçoluk. Sonuç da kadın spiker de anlatıyor olsa klişelere, milliyetçiliğin saldırgan ve bayağı diline esir olmuş bir sunuma tanık olduğumda televizyonun/radyonun sesini yine kısacağım, her zaman yaptığım gibi."
"Önemli olan içerden destek"
Erten de Morgül'ün işaret ettiği yere değiniyor: 'Kadınlar futboldan anlar mı tartışması dünyanın her yerinde hâlâ sürüyor. Ancak Türkiye'yi farklı kılan futbolun aşırı şoven dili." "Eğer kadın spiker maç sunacaksa iyi kotarması gerekiyor. Kotarılmazsa kadın ve futbol çok karikatürize edilmeye müsait bir alan.Yani kadın kimliğine zarar vermemesi, erkekler gibi tezahürat yapmaması, farklı bir dil oluşturmasını bekleriz." Futbolun kendi terminolojisinin de kısıtlı olduğunu düşünen Erten cinsel çağrışımlı futbol terimlerinin daha az duyulacağı günlerin sadece kadın spikerlerin maç anlatmasıyla gerçekleşmeyeceğini, içerden destekle geleceğini savunuyor.
Erten'in içerdekiler diye tanımladığı futbol cemaatinin erkek üyeleri. Kadın spiker, hakem, eşcinsel hakem, kadın futbolcu vs. toplumsal cinsiyet rollerinin ve cinsiyetçi dilin kırılmasında yaygın olan figürün vücut göstermesinin somut faydası Erten'e göre erkeklerin kendi dillerini sorgulamaları.
"Belki böylece anneler devreye girmekten kurtulurlar"
Taraf'ta yazan Hamarat "Belki de kadın zekasının kıvraklığı bize yeni açılımlar katabilir" diyor.
"Spor işi klişe işidir. Yeni espiriler, yeni bakış açıları kazanabiliriz böylece. Yıllardır kullanılan babadan oğla geçen bazı benzetmeler bile değişebilir kadınlar sayesinde. Uzun vadede dilin yapısına olumlu katkısı olacaktır." Hamarat küfrün ortadan kalkacağını değil ama cinsiyetçiliğinin şekil değiştireceğini düşünüyor: "Umut tükenmez lakin çok kadın olursa 'anneler' bu kadar çok devreye girmez."
"Her türlü 'erkeklik' haliyle malûl futbol ortamına yapılmış olan bu feminen müdahaleyi büyük bir keyifle ve hevesle karşılıyorum."
Erkek spor yazarlarına "kadın spikerin sesinden futbol maçı izlemeyi" sorduk:
Cinsiyetçi, ırkçı, heteroseksist küfürlerden de öte "Sarı mavi yeşil meşil fark etmez/Yürüyoruz ayrı yolda biz/Futbol şiddettir/Futbol holiganlıktır/Futbol adam bıçaklamaktır" gibi futbolun kendisini şiddet üzerinden tanımlayan sloganlarla erkek dilin egemen olduğu sahalarda bir ilk yaşandı ve TRT ekranlarından Semahat Özdoğan Arslaner dört kadın hakemin yönettiği Ankara-Eskişehir maçını sundu. O her ne kadar "İlk sunumumda çok heyecanlandım, başarılı olamadım" dese de erkek futbol köşe yazarları gelişmeyi olumlu buluyor.
Tan Morgül, Bağış Erten ve Ali Murat Hamarat maçı izlememişler ancak uzun yıllar radyodan maç sunan şimdiyse dünyanın üç kadın maç spikerinden biri olan Özdoğan Arslaner'i destekliyorlar.
"Kadın müdahalesi şarttı"
bianet'e de yazan Morgül şöyle diyor:
"Alışması, alışılması zaman alabilir. Aynı sıkıntı, kadın seyirci, kadın futbol hakemi, kadın futbol yazarı ve yorumcusunda da yaşanmıştı. Lakin sonradan görüldü ki, bu işe heves etmiş kadınlar, karşı cinslerinin işgal ettiği bu alanda hiç de fena değiller. Hatta bazı hususlarda çok da iyiler. Bir kere, erkek futbol sever-yazar-konuşur'lardan farklı olarak, moral-motivasyonlarını, bilgi birikimlerini yüksek tutmak durumundalar. Ettikleri kelamlara, verdikleri pozlara daha çok dikkat etmek durumundalar. Çünkü biliyorlar ki, bu pazar erkek pazarı, kendilerine çok az tezgah var ve o tezgaha gösterilen ilgi, erkek tezgahlarından çok daha farklı. Maalesef!"
"Tribünde, basında ve sokakta 'futbol'un maço dilinin mendeburlukları bizi canımızdan bezdirmişken ortama yapılacak anne-eş-sevgili-abla-kardeş, ez cümle, kadın müdahalesi biraz da gerekli gibi artık" diyen Morgül, Özdoğan Arslaner'i uyarmayı da ihmal etmiyor:
"Futbol güzel bir oyun. Lakin futbol dünyası için aynısı söylenemez. Bu nedenle, tuzaklar konusunda da hassas olunmalı. En önemlisi ise 'erkekleşme' hali. Özellikle tribünde ve seyirciler arasında, pespayeliği, saldırganlığı, erkek taraftalar kadar seven-okşayan kadınlar da arz-ı endam etmiyor değil."
Morgül'ün yorumu net: "Bu konuya düşeceğim iki şerh olabilir: İçerik ve maçoluk. Sonuç da kadın spiker de anlatıyor olsa klişelere, milliyetçiliğin saldırgan ve bayağı diline esir olmuş bir sunuma tanık olduğumda televizyonun/radyonun sesini yine kısacağım, her zaman yaptığım gibi."
"Önemli olan içerden destek"
Erten de Morgül'ün işaret ettiği yere değiniyor: 'Kadınlar futboldan anlar mı tartışması dünyanın her yerinde hâlâ sürüyor. Ancak Türkiye'yi farklı kılan futbolun aşırı şoven dili." "Eğer kadın spiker maç sunacaksa iyi kotarması gerekiyor. Kotarılmazsa kadın ve futbol çok karikatürize edilmeye müsait bir alan.Yani kadın kimliğine zarar vermemesi, erkekler gibi tezahürat yapmaması, farklı bir dil oluşturmasını bekleriz." Futbolun kendi terminolojisinin de kısıtlı olduğunu düşünen Erten cinsel çağrışımlı futbol terimlerinin daha az duyulacağı günlerin sadece kadın spikerlerin maç anlatmasıyla gerçekleşmeyeceğini, içerden destekle geleceğini savunuyor.
Erten'in içerdekiler diye tanımladığı futbol cemaatinin erkek üyeleri. Kadın spiker, hakem, eşcinsel hakem, kadın futbolcu vs. toplumsal cinsiyet rollerinin ve cinsiyetçi dilin kırılmasında yaygın olan figürün vücut göstermesinin somut faydası Erten'e göre erkeklerin kendi dillerini sorgulamaları.
"Belki böylece anneler devreye girmekten kurtulurlar"
Taraf'ta yazan Hamarat "Belki de kadın zekasının kıvraklığı bize yeni açılımlar katabilir" diyor.
"Spor işi klişe işidir. Yeni espiriler, yeni bakış açıları kazanabiliriz böylece. Yıllardır kullanılan babadan oğla geçen bazı benzetmeler bile değişebilir kadınlar sayesinde. Uzun vadede dilin yapısına olumlu katkısı olacaktır." Hamarat küfrün ortadan kalkacağını değil ama cinsiyetçiliğinin şekil değiştireceğini düşünüyor: "Umut tükenmez lakin çok kadın olursa 'anneler' bu kadar çok devreye girmez."
Post a Comment