Header Ads

Adnan, Aziz, Lugano, Sabri - Seç beğen al

Yıllardır memleket çapında şişinme seanslarıyla kimse tatmin olmuyor, her şeyimize “dünya” bilmemnesi diyoruz. Onu uyduramazsak “bişey dünyası” oluyor. Fenerbahçe-Galatasaray maçları da çoktandır “dünya derbisi”. Nitekim İspanyol televizyonu ciddiye almış, pazar günkü maçı yayınlamaya kalkmış. 

Ne yayınlamış peki? Benim yaşımdaki bir futbol hastasının hayatında seyrettiği en sefil maçlardan birini. İlk düdükten itibaren canla başla olay çıkartmaya çabalayan futbolcuların patlayacak kadar şişmiş boyun damarlarını. Bunlardan Emre Belözoğlu’nunkileri sahiden patlatmaya çalışan Sabri’yi. Altta kalıp can verecek yüzlerce insanı umursamadan, sırf Fenerlilere üç buçuk metre daha yakından küfür edip el kol hareketi yapmak için derme çatma “çatı”yı çökertmelerine ramak kalan cimbomluları. Onlara çükünü göstererek erkeklik yapan Fener kalecisini. 

Ve tabiî, birbirlerinden nefret ettiklerini göstermeye programlanmış beden dilleriyle, 90 dakika boyunca yanyana oturdukları halde tek kelime konuşmayan koskoca kulüp başkanlarını. Kavgaya ikisinin birlikte tavır koyduğunu hayal etsenize. Edebilir misiniz? 

İspanyol televizyonu sıra kavgaya gelince artık dayanamayıp yayını kesmiş, Adnan Polat’ın maç sonrası demecini yayımlayamamış. Polat Galatasaray ve Fenerbahçe’ye tezgâh kurulduğunu, bu iki takımın şampiyonluk yarışında devre dışı bırakıldığını iddia etti. Türkiye ile ilgilenmiş bir İspanyol gazetecisi olsam bunalım geçirirdim. Bu iki kulübe, üstelik ikisine birden tezgâh kurabilecek bir güç varmış, nasıl bilmiyorum diye. 

Biz pek kolay havaya giriveriyoruz ya, bazen birileri, Allah da olabilir, “bunlar haddini bilsin” diye bir işaret çakıyor. Sanırım bu son derbi böyle bir ilahî mesajdı. Dediler ki: En büyük iki takımınızın oynayıp oynayacağı futbol bu işte. Ahlâkınız da bu. 

Bunu bize kötülük olsun diye yapmıyorlar. Gerçek halimizi görelim, kendimize çeki düzen verelim diye yapıyorlar. Ama biz bize halimizi gösterenleri sevmeyiz. 

Ben Fenerlilerle Galatasaraylıların birbirini ölesiye kızdırabildikleri, kimsenin de kimseyi öldürmediği bir ortamda büyüdüm. Yani vardı. Gerçekti. İşin tuhafı, şu anda da bu memleketin dört bir yanında milyonlarca insan hâlâ bunu yapabiliyor. Fener’i yenince sarı-lacivert tabut hazırlayıp hasta Fenerli esnafın önünden geçen komşuları var. Cimbomlu arkadaşlarına bir bahanesini bulup üstünde “6” rakamı yazılı birşeyler gönderenler var. Hiçbiri de birbirini öldürmüyor. 

Ama iki tarafın yöneticilerine, “tribün liderleri”ne göre bunlar makbul davranışlar değil.

Pazar günü anladık ki, futbolcuların bir kısmı da bu zihniyette. Kendilerini tribündeki “öldürelim”cilere beğendirmek için sahada cinayet işlemedikleri kaldı. Lugano’ya ne oluyor diyeceksiniz; onun durumu baştan bozuk, üretim hatası. Tıpkı Sabri gibi. İkisinin de her maçta, başlama düdüğüyle birlikte kırmızı kart görmemesi zaten oynadıkları her maçta kural hatası yapılması anlamına geliyor. 

Bize yaşattıkları az buz bir rezalet değil. Sadece bir futbol maçının çığırından çıkması falan da değil. Galatasaray-Fener maçı, Türkiye futbolunun zirvesidir. Birkaç cümleyle bu zirveyi tasvir edin kendinize, sonuca bakın. 

İşin en iğrenç tarafıysa, sahadaki o sinir hallerinin büyük ölçüde sahte oluşu. Tribündekinin büyük bölümü gibi. En sahtesi de başkanların hali. Kimsenin o kadar sinirlendiği falan yok. Bir güzel oynuyorlar. Sahiden öyle sinirlenmen için, haksızlığa uğradığını düşünmen lâzım. Zaten hilenin, düzenbazlığın dik âlâsını yapan, rakibinin hakkını çalmaya çalışan, ona ana avrat düz giden, boğazına sarılan adam kendisine tıpkısı yapıldığında hiç de içten sinirlenmez. Sabri Emre’nin boğazına parmaklarını geçirdiğinde kendini mi kaybetmişti? Lugano büyük bir öfke krizinin neticesinde mi kafasına hâkim olamadı? 

Ya Adnan Polat? Federasyonun buyruğuyla hakemlerin Galatasaray aleyhine çalıştığına hayatında bir an olsun inandı mı? O muazzam dünya derbisinde iki takımın oynayabildiği futbola bakınca “e, bununla bu kadar olur” diyemiyor sanki değil mi? Boşversenize. 

Sabri’den, Lugano’dan kim sorumlu ki esasında? Var mı ‘böyle futbolcu olmaz olsun’ deyip kulağından tutup atacak başkan? 

Nasıl olsun? Bunları o yaşa getir, koy kulübün başına, al sana bugünkü başkanlar. 

Hepsi belalarını bulsunlar. Fenerbahçe-Galatasaray’sız Türkiye futbolu mu olur ya?! 


( Ümit Kıvanç ) - 15.04.2009

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.