Taraftar tüketici değildir..
1929 Bunalımı'ndan bu yana en kötü ekonomik krizi yaşadığımız artık şüphe götürmüyor. Bazılarına göre ise kapitalizmin en derin krizini yaşıyoruz. Ne olursa olsun, işsizlik vahim boyutlarda artıyor, ücretlerimiz düşüyor. Karnını doyurabilenin mutlu olduğu günlerden geçiyoruz. Futbol endüstrisi ve kulüpler de elbette bir yandan ayakta kalmaya ve bir yandan da geleneksel hedeflerini korumaya çalışıyor.
Şu sıralar borç bulmanın zor olduğunu düşünürsek kulüplerin alternatif kaynaklar yaratmak zorunda oldukları bir gerçek. Ancak kulüp yöneticilerimizin pek yaratıcı olduğu söylenemez. Akıllarına ilk gelen, bilet fiyatlarına zam yapmak.
Her halde Başbakan'la gezmekten
Taraftar, parası olduğu sürece biletini alır ve stadyumdaki yerine oturur. Her sezon ticari amaçlarla yeniden tasarlanan formaları da alır. Parası varsa, ne varsa alır. Taraftar böyle birisidir. O, takımına destek olmak için elinden geleni yapar ve yıllarca, sıkılmadan tribünde kaşkol sallar.
Sonra bir gün durum tersine döndüğünde, cebi boşaldığında, "kulüp, bana biraz arka çıksa ne iyi olur" diye düşünür. Ne de olsa bunca yılın emeği var. İnanıyordur ki, bu ekonomik kriz ortamında, kulüp yöneticileri, onu tribündeki yerinden mahrum etmemeye çalışacaktır.
Ama korktuğu başına gelir. Onun cebi git gide boşalırken, yönetim bilet fiyatlarına yüzde 25 zam yapar. Üstelik, bu muhteşem yönetimin savunması şudur; "geçen yıl yüzde 44 zam yapmıştık, bakın bu yıl yüzde 25 yaptık." Taraftar, futbolun ticarileştiğinin farkındadır ancak bu kadarını da kabullenemez. Bu oyunun ve bu kulübün bir ruhu olduğuna inanır. Ama kulüp, taraftarı sadece bir tüketici olarak görmektedir.
Fenerbahçe yönetimi de takıma coşku veren taraftarın anlamını henüz kavrayamamış durumdadır ki bilet fiyatlarına böyle bir zam yapar. Ya da Başbakan'la geze toza krizin memlekete olduğu gibi kulübe de teğet geçtiğine inanıyordur!
Çocuklara bedava
Avrupa'nın çoğu liginde, kulüplerin büyük bölümü bilet fiyatlarında indirime gitti. Üstelik en çok ödeme güçlüğü çeken takımlar bile fiyatları düşürdüler. Krizin henüz başlangıcında İspanya'nın Villerreal takımı, işlerini kaybeden taraftarların maçlara gelebilmeleri için cüzi bir fiyat belirlemişti. Böylece hem tribünler boşalmamış, hem de yıllarca o koltukları dolduran insanlar, hayatlarının bir parçasını kaybetmemiş oldu.
Yeni sezon öncesi mali sıkıntılarıyla konuşulan İngiliz ekiplerinin geneli de fiyatları düşürdü. Örneğin Sunderland, kombine fiyatlarında en az 30 pound'luk indirime gitti. Ayrıca maça çocuğunu getiren bir kişi, fazladan, maç başına sadece 1 pound ödeyecek. Sunderland başkanı Niall Quinn, ahlaki bir sorumluluğu yerine getirdiklerini söylüyor. Borç sorunlarının insanları nasıl etkilediğinin farkında olduklarını söyleyen Quinn; "Herkes için fiyatları elimizden geldiğince düşürüp, taraftarlarımızın kulübü desteklemelerine yardımcı olmak istiyoruz" diyor.
Sheffield United da benzer şekilde yüzde 18'lik bir indirim yaptı. 13 yaşına kadar olan çocuklar ise ebeyenleriyle gelerek maçı bedava seyredebilecekler. Keza Bolton Wanderers, yetişkinler için yüzde 11, 21 yaş altı için yüzde 39, 65 yaş üstü için yüzde 22 indirim yaptı. Blackburn Rovers kombinede 100 pounda varan bir indirim gerçekleştirdi.
Şu sıralar borç bulmanın zor olduğunu düşünürsek kulüplerin alternatif kaynaklar yaratmak zorunda oldukları bir gerçek. Ancak kulüp yöneticilerimizin pek yaratıcı olduğu söylenemez. Akıllarına ilk gelen, bilet fiyatlarına zam yapmak.
Her halde Başbakan'la gezmekten
Taraftar, parası olduğu sürece biletini alır ve stadyumdaki yerine oturur. Her sezon ticari amaçlarla yeniden tasarlanan formaları da alır. Parası varsa, ne varsa alır. Taraftar böyle birisidir. O, takımına destek olmak için elinden geleni yapar ve yıllarca, sıkılmadan tribünde kaşkol sallar.
Sonra bir gün durum tersine döndüğünde, cebi boşaldığında, "kulüp, bana biraz arka çıksa ne iyi olur" diye düşünür. Ne de olsa bunca yılın emeği var. İnanıyordur ki, bu ekonomik kriz ortamında, kulüp yöneticileri, onu tribündeki yerinden mahrum etmemeye çalışacaktır.
Ama korktuğu başına gelir. Onun cebi git gide boşalırken, yönetim bilet fiyatlarına yüzde 25 zam yapar. Üstelik, bu muhteşem yönetimin savunması şudur; "geçen yıl yüzde 44 zam yapmıştık, bakın bu yıl yüzde 25 yaptık." Taraftar, futbolun ticarileştiğinin farkındadır ancak bu kadarını da kabullenemez. Bu oyunun ve bu kulübün bir ruhu olduğuna inanır. Ama kulüp, taraftarı sadece bir tüketici olarak görmektedir.
Fenerbahçe yönetimi de takıma coşku veren taraftarın anlamını henüz kavrayamamış durumdadır ki bilet fiyatlarına böyle bir zam yapar. Ya da Başbakan'la geze toza krizin memlekete olduğu gibi kulübe de teğet geçtiğine inanıyordur!
Çocuklara bedava
Avrupa'nın çoğu liginde, kulüplerin büyük bölümü bilet fiyatlarında indirime gitti. Üstelik en çok ödeme güçlüğü çeken takımlar bile fiyatları düşürdüler. Krizin henüz başlangıcında İspanya'nın Villerreal takımı, işlerini kaybeden taraftarların maçlara gelebilmeleri için cüzi bir fiyat belirlemişti. Böylece hem tribünler boşalmamış, hem de yıllarca o koltukları dolduran insanlar, hayatlarının bir parçasını kaybetmemiş oldu.
Yeni sezon öncesi mali sıkıntılarıyla konuşulan İngiliz ekiplerinin geneli de fiyatları düşürdü. Örneğin Sunderland, kombine fiyatlarında en az 30 pound'luk indirime gitti. Ayrıca maça çocuğunu getiren bir kişi, fazladan, maç başına sadece 1 pound ödeyecek. Sunderland başkanı Niall Quinn, ahlaki bir sorumluluğu yerine getirdiklerini söylüyor. Borç sorunlarının insanları nasıl etkilediğinin farkında olduklarını söyleyen Quinn; "Herkes için fiyatları elimizden geldiğince düşürüp, taraftarlarımızın kulübü desteklemelerine yardımcı olmak istiyoruz" diyor.
Sheffield United da benzer şekilde yüzde 18'lik bir indirim yaptı. 13 yaşına kadar olan çocuklar ise ebeyenleriyle gelerek maçı bedava seyredebilecekler. Keza Bolton Wanderers, yetişkinler için yüzde 11, 21 yaş altı için yüzde 39, 65 yaş üstü için yüzde 22 indirim yaptı. Blackburn Rovers kombinede 100 pounda varan bir indirim gerçekleştirdi.
Post a Comment