Header Ads

7 numaralı formanın cazibesi..


Rakamlar, futbol dünyası için çoğu kez özel anlamlara sahip olmuştur. Sahaya çıkan futbolcuların forma numaralarının 1'den 11’e kadar olmak zorunda olduğu yıllarda, her mevkinin aşağı yukarı tanımlanmış numaraları vardı. Forvet arkası 10, savunma en fazla 5’e kadar, santrafor 9, onun partneri 11, sol açık 7 numaralı formayı giyer ve bir anlamda maçı izleyenler daha takımlar sahaya çıkarken kimin hangi mevkide oynadığını çıkarabilirdi. Bu sırt numaraları, taşıyanları ile özdeşleşmiş ve zamanla adeta giyenden bağımsız tüzel bir kişilik olarak algılanmaya başlamıştır diyebiliriz. Böylece, belirli bir numaranın sahibi takımdan ayrıldığında veya futbolu o formayla bıraktıktan sonra selefi olan futbolcu için bir takım beklentiler ortaya çıkar; formanın yeni sahibi hakkını vermeli, o formayı sıradanlaştırmamalıydı. 7 numaralar ise apayrı bir öneme sahiptir.
7 numara George Best’tir. Rüzgarı da arkasına alıp koşarken, karşısına çıkan savunma oyuncularının hiçbir sanşı yoktur. Serseri ruhludur, sanki yeteneğinin tümünü sahaya yansıtmaz, forması hep şortununu dışındadır. Futbolu bıraksa da, aradan uzun yıllar geçse de, onun oynadığı dönemde çocuk olanlar torun sahibi de olmuş olsa, 7 numaralı kırmızı forması hatırlanır. Futbolu çok sevmez; sever de, kadınları daha çok sever, yakışıklıdır.
George Best’ten sonra Manchester United’ın 7 numaralı forması herkese verilmez oldu. Sir Alex Ferguson’dan sonra tahtın en büyük varislerinden biri olan Steve Coppell’da 7 numaralı kırmızı formayı giymiştir. United tarihinin en önemli futbolcularından biri olarak bugün hâlâ saygı duyulan bir isim olan Coppell, kısa futbol hayatında 7 numaralı formanın hakkını verebimiş bir isimdir. Takım kaptanı olduğu dönemde, İngiltere milli takımıyla Macaristan’a karşı oynanan bir maçta ayağı kırılınca bir daha formasını sırtına geçirememiştir. Futbolu bırakmak zorunda kaldığında 27 yaşındadır. İngilizlerin unutulmaz orta saha oyuncularından, uzun süre United’da kaptanlık da yapmış olan Bryan Robson formanın hakkını veren bir başka isimdir. Herkese verilmeyen o formayı Eric Cantona da giymiştir. Ferguson ile yaşadığı tartışma sonucu takımdan ayrılıp o formayı sırtından çıkardığında, bir gün mutlaka birinci adam olarak geri dönme düşüncesi vardı aklında. Sonra, David Beckham bu onuru taşımış, çıktığı ilk Avrupa Kupası maçında golünü atmayı bilmiştir; rakip Galatasaray’dır. Bugün ise bayrak Cristiano Ronaldo’da.
7 numara giymek için ille de hucümcu olmak gerekmiz. 1990 İtalya Dünya Kupası’nda Azzurilerin 7 numaralı futbolcusu bir savunmacı olan Paolo Maldini idi. Her ne kadar daha sonraki yıllar için 7 numarada ısrarcı olmasa da formaya özelleştiren isimler arasında sayılabilir. İtalya milli takımı için 7 numara demek Del Piero demektir. Juventus’un 10 numarası gök mavili formada 7’yi tercih etmiştir. Dönemin (1992) transfer rekorunu kırarak Torino’dan Milan’a geçen Gianluigi Lentini’de her iki takımda 7 numarayı giymişti. Futbol bıraktıktan sonra intihar girişimiyle gündeme gelen Gianluca Pesotto’da İtalyanların akıldan kalan 7 numaralarındandır.
7 numara İspanya futbolunun gelmiş geçmiş en büyük golcüsüdür. Çocuk yaşta girdiği Real Madrid alt yapısından henüz 17 yaşındayken A takıma çıkan ve o gün bugün kırılmadık rekor bırakmayan bir isimdir. Son olarak Alfredo di Stefano’nun 307 gollük rekorunu kırmıştır. Çocukluk kahramanı olan Emilio Butrogueno’nun 7 numaralı formasını sanki devralmış gibidir. Zekidir, kurnazdır, şampiyonluk kutlamalarında eline aldığı muletası ile bir matadordur. 7 numara Raul Gonzalez Blanco’dur. İspanya’ya 2. Avrupa şampiyonluğunu getiren takımın 7 numarası ise kulübü Valencia’da da 7 giyen David Villa’dır.
Ukrayna futbolunun birkaç gömlek üzerinde olan Andriy Shevchenko da 7 numara giymiş birinci halka futbolculardandır. Hatta, resmi internet sitesi Sheva7.com ismindedir. Galliani, bir zamanlar, bu 7 numarayı satın almaya paranın yetmeyeceğini bile ifade edebilmiştir. Arjantin’in 3 Dünya Kupası görmüş golcüsü Claudio Caniggia ve Valencia, Lazio gibi takımların formalarıyla hatırladığımız Claudio Lopez de Tangocuların meşhur 7’leriydi.
MİLLİ TAKIMLARIN VAZGEÇİLMEZ 7’LERİ
Oynadığı kulüpte farklı numaralar giyselerde milli takımda 7’yi tercih edenlere de Robin Van Persie ve Tomas Rosicky gösterilebilir.
1970 Dünya Kupası’nı Brezilya’nın kazanmasında büyük payı olan ve o dönem en az partneri Pele kadar adında söz ettiren Jairzinho da 7 numara giyerdi. Sambacılarda bugün 7 numarayı Milan’da olduğu gibi wonderkit Pato giyiyor.
Almanlarda ise bugün hâlâ yeri doldurulamayan, Euro 96’nın Almanya kaptanı Andreas Möller 7 giyerdi. Bugün ise Bayern Münih’in alt yapı ürünü olan Bastian Sweinsteiger en ünlü 7 numara. Cristiano Ronaldo’yu Portekiz Milli Takımı’nda 17 numara giymek zorunda bırakan ise Luis Figo. Oynadığı bütün takımlarda 7 numara giyen Portekiz’in Eusebio ayarındaki yıldızı, Raul’dan dolayı Real Madrid de 1o numara giymek zorunda kalmıştır; tıpkı Beckham’ın 23 giydiği gibi. 7 numara pek çok yıldızın numarasıydı ama Ada’daki yıldızlara sanırım daha çok yakışıyordu. Liverpool’da oynarken 7 giyen Kewell’ın yanı sıra Robbie Keane de tam bir 7 numaradır. Fakat daha önemlileri var; Kevin Keegan ve Kenny Dalglish.
Newcastle United’a transfer olduktan sonra St. James’s Park tribünlerinin adeta taptığı bir ilah haline gelen ve King Kev olarak anılmaya başlayan Keegan, jübile maçında sahaya inen helikopterle stadı terk ederken sırtında 7 numaralı siyah-beyaz çubuklu forma vardı. Keegan, Liverpool’dan ayrıldıktan sonra yerini alan ve 13 yıl boyunca Anfield’da bir ikon olan Kenny Dalglish bugün hala saygı ile hatırlanan bir 7 numaradır.Velhasılı kelam. 7 numara efsanedir. Formanın yakası kalkık ise ve Cantona yazıyor ise...

Kemal Ilıkkan/Birgün

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.