Header Ads

Aşkın adı St. Pauli..

Her futbol kulübünün, kötü zamanlarında da ona sadık kalan ateşli taraftarları vardır. Bu sezon yeniden birinci lige yükselmeyi başaran Hamburg’un St. Pauli futbol kulübünün taraftarları ise başkalarına benzemez. Hamburg şehrinin aynı adlı semtinde kurulan St. Pauli’nin bir diğer özelliği de Almanya’nın en büyük eğlence merkezlerinden Reeperbahn’a yakınlığıdır. Bütün dünyadan turistlerin akın ettiği ve adım başına bar ve genelevlerin bulunduğu, ara sokaklarında yeraltı dünyasından tiplerin dolaştığı bu semtle adeta özdeşleşen St. Pauli futbol kulübü, bu yıl kuruluşunun 100. yılını kutluyor: St. Pauliler, takımlarının Fürth deplasmanındaki başarısıyla Bundesliga’ya döndüğü 2 Mayıs’tan beri zafer sarhoşluğundalar. Hamburg’un birinci ligdeki ikinci temsilcisi yüzüncü kuruluş yıldönümünde birinci lige yükselir de, yer yerinden oynamaz mı? “Bunu yaşamış olmak lazım. Dokuz bin taraftarla deplasmana gidiyorsunuz. Tribünlerdeki rakip taraftar sayısı beş bini geçmiyor. Sanki kendi sahanda oynuyorsun. Maçtan sonra da gecelerce zaferi kutluyorsun.” Klaus Oberender, Almanya’daki başka hiçbir futbol kulübünün St. Pauli kadar fedakâr ve yaratıcı olmadığını anlatıyor: “Sayısız taraftar derneğimiz var. Hepsi maçlara siyah-beyaz flamalar getiriyor. Seyircilere dağıtılan binlerce flama maçtan sonra toplanıyor. Bu başka nerede görülmüş?” Flamalar, Berlin’de işe yaramadı. St. Pauli maçı kaybetti. Ama Fürth karşılaşması bu yenilgiyi unutturdu. Kulüp başkanı Corny Littmann da bu önemli yıldönümünde birinci lige yükselmenin zafer sarhoşlarından: “Yüzüncü yılda yükselememiş olsaydık, bütün hedeflerimize ulaştığımız son derece başarılı bir sezon geçirmiş olacaktı. Ama gördüğünüz gibi, biraz fazlasını başardık.” Sahne ustası, tiyatrocu ve işadamı olan Littmann, St. Pauli'ye başarının kapısını açan isim oldu. Ünlü eğlence merkezi Reeperbahn’da işlettiği tiyatrolarda Almanya’nın en çılgın revü ve şovlarını seyretmek mümkün. Bazen tadını kaçırsa da bu şovlar seyircinin hoşuna gidiyor. Corny Littmann, 2003 yılından beri St. Pauli’ye renk katan ve profesyonel Alman futbolunun homoseksüel olduğunu gizlemeyen tek ismi. Kulübü batmaktan kurtarıp birinci lige taşıyan Littmann, St. Pauli efsanesini yaşatabilmekten gurur duyuyor. Littmann, “1980’lerde kurukafanın kulübün sembolü olduğu günleri unutmadım. Oyuncusuyla, taraftarıyla çılgın bir kulüp olmasına alışığım” diyor. Kurukafanın anlamını, 30 yıldır ateşli bir St. Pauli taraftarı olan Klaus Oberender anlatıyor: “Kurukafa, korsan Störtebeker’i sembolize eder. Störtebeker zenginleri soyup fakirlere dağıtan, Hamburg’un Robin Hood’uydu. Bir defasında onu elinde korsan bayrağıyla liman bölgesinde görmüşler. Sonrası efsane…” Hamburg’un ünlü Liman Caddesi, St. Pauli takımının üçüncü ligde oynadığı 2003 – 2007 yılları arasında da sadık taraftarlarıyla dolup taşıyordu. St. Pauli semti 1980’li yıllarda sokak çatışmalarına sahne oluyordu. Belediyenin yıkıp yerine lüks konutlar yaptırmak istediği eski binalar öğrenci, sanatçı ve anarşistler tarafından işgal edilmişti. Liman Caddesi’ndeki olaylar Hamburg’un bu semtinin bütün Almanya’da tanınmasına vesile oldu. Klaus Oberender, St. Paulili olup her yıl kombine bilet almaya o yıllarda karar vermiş: “35 yıl liman işçiliği yaptım. Kulüp aynı zamanda Liman Caddesi’ndeki işgalcilerin de kulübü olmuştu. Kaleci Volker Ippig işgalcilerle birlikte bu caddede otururdu. St. Pauli futbol kulübü bu ortamda yaşayan tabakanın tutkalı olmuştu. Hayat kadınından, kadın tellalına ve anarşistine kadar bütün semt sakinleri St. Paulili’ydi. Burada hayat vardı. Ev işgalcisi anarşistle banker tribünlerde buluşur takıma tezahürat yapardı. İşte burası böyleydi.” Liman Caddesi’ndeki binalar yıkılmadı. Onarıldı ve yeni sahiplerini buldu. Bir zamanların sokak militanlarının şakaklarına aklar düştü ama St. Pauli’yi bırakmadılar. Biraz daha sakin, biraz daha ağırbaşlılar, artık. St. Pauli’nin ünlü Millerntor stadı da değişti. Deri koltuklu lüks tribünleri göz kamaştırıyor. Yaşlı liman işçisi, amatör kümede ömür tüketmemek için zamana uymak gerektiğini söylüyor. Ama kale arkasındaki ucuz tribünler değişmemiş. Maçı ayakta seyreden ve tezahüratlarıyla bütün stadı coşturan sadık taraftarlar olmasa St. Pauli olur muydu?

© Deutsche Welle Türkçe

Heide Soltau / Çeviri: Ahmet Günaltay

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.