Taze başlangıçlar, alışılan saçmalıklar
“Futbolcu olarak bir dilek hakkı verseler bana, sezonun ilk maçını içerde oynamayı isterim. Ortam harika olur, taraftarlar coşku içindedir, stat doludur. Ve yerel basın henüz tümüyle takımın arkasındadır! Sezon boyunca bir daha asla gerilimden bu kadar uzak bir maç oynamayacaksınızdır. Her şey yenidir, tazedir. Henüz şampiyonluk, küme düşmek, sıralama, puan, manşetler değil de sadece oynayacağınız futbol vardır gündemde. Yeni sezonun formaları, yeni ayakkabılar. Motivasyonun âlâsı.”
Werder Bremen ve Bayern Münih’te kariyerinin parlak günlerini yaşayan, yeni emekli Fransız stoper Valerien İsmael, futbolcu milletinin sezon başı duygularını böyle anlatıyor, 11 Freunde Dergisi’nin son sayısında. Yeni başlangıçlar her gönlü şenlendirir tabii. Lakin Turkcell Süper Lig’in 2009-10 sezonuna evinde başlamak, hiç de tutulacak dilek olmazmış doğrusu. İçerde kazanan sadece Bursaspor var. Diğer ev sahipleri 4 beraberlik alabildiler, misafirlerse 4 kere galipler.
Sıcaklardan ne alırdınız?
Ligimizin alışılan saçmalıkları: Muayyen günler takvimi kadar standartlaşmış fikstür. Ve Ağustos’ta, sıcağın alnında, lig siftahı. Hele Antalya’da, hele Diyarbakır’da, hele Antep’te. Üstelik Antep’te ilk düdük, diğer maçlardan da erken, yöresel vakitte ikindiye tekabül eden bir saatte çalıyor... Türkiye’de futbolun stadda değil televizyonda seyredilen bir ‘iş’ olmasının sonucu bu. Her şey, dört takımın ayrı ayrı seyre arzedilmesine ayarlı. Galatasaraylı taraftarların Netanya maçında Antep’teki başlangıç saatiyle ilgili açtıkları protesto pankartı, gecikmiş, cılız bir tepki; ama biz bunu da bir taze başlangıç sayalım.
İlk haftanın en vaadkâr maçı olarak göz dikilen Antepspor-Galatasaray müsabakası, en azından gol bolluğuyla bekleneni verdi sayılır. Galatasaray’ın kiloyla yiyip tonla atacağını kehanet edenler, kendilerinden memnun. Ligin şüphesiz en şablonu oturmuşlarından olan İstanbul Belediyesi, son şampiyon Beşiktaş’a yenilmeyerek, bu sezon da hemşerilerine illallah dedirteceğini gösterdi.
Üç intikam kokulu buluşma... Trabzonspor, iki sezondur yıkıcı darbeler yediği, zaten hiç yenemediği Sivasspor’u bu kez mağlup etti. Pas otomatiği iyi işledi, Ceyhun Gülselam “Kaleyi gördünüz mü vurun” hadis-i şerifinin müminiydi. Denizlispor-Fenerbahçe: Daum, Türkiye’ye dönüşündeki ilk lig maçında, dört sezon önce buralardan gitmesine yol açan yerde, elde bir sayılan şampiyonluğa mani olan rakip tarafından karşılandı. Dört sezon önce konfeti sağanağı nedeniyle uğradığı kesintilerden dolayı 16 dakika geç bitmişti maç, bu sefer elektrik arızasından dolayı ‘planlanandan’ 40 dakika geç bitti. ‘Deja vu’ler bundan ibaret. Fener, Güiza’nın erken ve geç golleriyle, rahatça kazandı. Buz gibi olmuş bir intikam yemeği, fast-food bir atıştırma. Ve Gençlerbirliği-Kayserispor: Tam üç ay önce, ligin son haftasında Kayseri aynı yerde Gençler’i yok yere dörtleyip, çeyrek saatlik bir küme düşme korkusu yaşatmıştı. Transfer sezonunda Troisi’yi ayartmaları da bozmuştu araları. Grekoromen güreşe benzer bir kontrol oyununun neticesi 0-0 oldu. Manisa Tarzanı ile Es Es’in serbest güreşi de 0-0.
Diyarbakırspor-Ankaragücü, problemliler buluşması. Parasız pulsuz Diyarbekir son dakikaya kadar kadro düzmekle meşguldü. Ankaragücü 100. Yıl şerefine kızışan iç harbini yaşıyor. Ceyhun Eriş’in kliplik frikik gollerine mukabele etmeyi başaran Yeşil-Kırmızılılar, ‘Bir puan açılımı’ndan memnun. Geçen sezonun ikinci devresindeki ivmesini yitirmeden kafaya oynama arzusundaki Bursaspor, sakatlanarak son 20 dakikada 10 kişiye düşen Kasımpaşa’yı zahmetli de olsa yendi. Ankaraspor, Antalya deplasmanında son dakika galibi.
Naylondan çime dönüş
Altyapı yenilikleri: Sivas’ta nihayet muntazam bir çim saha (ev sahibine yaramayabilir!) Ve Ankara’da, çok şükür, naylon sahadan çim kokusuna dönüş. Kreasyon sakillikleri: Yaka-bağır mevkiinde eğreti bir ‘görevli’ levhası gibi duran kocaman kokartlı yeni hakem forması. Ense altında reklama yer açılsın diye, futbolcu isimleri numaranın altında birer dipnot.
İlk haftaların standart replikleri: “Hele durun”, “Eksiklerimiz var. İlerleyen haftalarda çok daha iyi olacağız.” Valerien İsmael’e bakarsak, bir takım ve bir futbolcu, sezonun ilk haftasında potansiyelinin yüzde 80’ine erişirmiş. Yani pek heveslenmeyin, çok da fazla bir şey değişmeyebilir!
Werder Bremen ve Bayern Münih’te kariyerinin parlak günlerini yaşayan, yeni emekli Fransız stoper Valerien İsmael, futbolcu milletinin sezon başı duygularını böyle anlatıyor, 11 Freunde Dergisi’nin son sayısında. Yeni başlangıçlar her gönlü şenlendirir tabii. Lakin Turkcell Süper Lig’in 2009-10 sezonuna evinde başlamak, hiç de tutulacak dilek olmazmış doğrusu. İçerde kazanan sadece Bursaspor var. Diğer ev sahipleri 4 beraberlik alabildiler, misafirlerse 4 kere galipler.
Sıcaklardan ne alırdınız?
Ligimizin alışılan saçmalıkları: Muayyen günler takvimi kadar standartlaşmış fikstür. Ve Ağustos’ta, sıcağın alnında, lig siftahı. Hele Antalya’da, hele Diyarbakır’da, hele Antep’te. Üstelik Antep’te ilk düdük, diğer maçlardan da erken, yöresel vakitte ikindiye tekabül eden bir saatte çalıyor... Türkiye’de futbolun stadda değil televizyonda seyredilen bir ‘iş’ olmasının sonucu bu. Her şey, dört takımın ayrı ayrı seyre arzedilmesine ayarlı. Galatasaraylı taraftarların Netanya maçında Antep’teki başlangıç saatiyle ilgili açtıkları protesto pankartı, gecikmiş, cılız bir tepki; ama biz bunu da bir taze başlangıç sayalım.
İlk haftanın en vaadkâr maçı olarak göz dikilen Antepspor-Galatasaray müsabakası, en azından gol bolluğuyla bekleneni verdi sayılır. Galatasaray’ın kiloyla yiyip tonla atacağını kehanet edenler, kendilerinden memnun. Ligin şüphesiz en şablonu oturmuşlarından olan İstanbul Belediyesi, son şampiyon Beşiktaş’a yenilmeyerek, bu sezon da hemşerilerine illallah dedirteceğini gösterdi.
Üç intikam kokulu buluşma... Trabzonspor, iki sezondur yıkıcı darbeler yediği, zaten hiç yenemediği Sivasspor’u bu kez mağlup etti. Pas otomatiği iyi işledi, Ceyhun Gülselam “Kaleyi gördünüz mü vurun” hadis-i şerifinin müminiydi. Denizlispor-Fenerbahçe: Daum, Türkiye’ye dönüşündeki ilk lig maçında, dört sezon önce buralardan gitmesine yol açan yerde, elde bir sayılan şampiyonluğa mani olan rakip tarafından karşılandı. Dört sezon önce konfeti sağanağı nedeniyle uğradığı kesintilerden dolayı 16 dakika geç bitmişti maç, bu sefer elektrik arızasından dolayı ‘planlanandan’ 40 dakika geç bitti. ‘Deja vu’ler bundan ibaret. Fener, Güiza’nın erken ve geç golleriyle, rahatça kazandı. Buz gibi olmuş bir intikam yemeği, fast-food bir atıştırma. Ve Gençlerbirliği-Kayserispor: Tam üç ay önce, ligin son haftasında Kayseri aynı yerde Gençler’i yok yere dörtleyip, çeyrek saatlik bir küme düşme korkusu yaşatmıştı. Transfer sezonunda Troisi’yi ayartmaları da bozmuştu araları. Grekoromen güreşe benzer bir kontrol oyununun neticesi 0-0 oldu. Manisa Tarzanı ile Es Es’in serbest güreşi de 0-0.
Diyarbakırspor-Ankaragücü, problemliler buluşması. Parasız pulsuz Diyarbekir son dakikaya kadar kadro düzmekle meşguldü. Ankaragücü 100. Yıl şerefine kızışan iç harbini yaşıyor. Ceyhun Eriş’in kliplik frikik gollerine mukabele etmeyi başaran Yeşil-Kırmızılılar, ‘Bir puan açılımı’ndan memnun. Geçen sezonun ikinci devresindeki ivmesini yitirmeden kafaya oynama arzusundaki Bursaspor, sakatlanarak son 20 dakikada 10 kişiye düşen Kasımpaşa’yı zahmetli de olsa yendi. Ankaraspor, Antalya deplasmanında son dakika galibi.
Naylondan çime dönüş
Altyapı yenilikleri: Sivas’ta nihayet muntazam bir çim saha (ev sahibine yaramayabilir!) Ve Ankara’da, çok şükür, naylon sahadan çim kokusuna dönüş. Kreasyon sakillikleri: Yaka-bağır mevkiinde eğreti bir ‘görevli’ levhası gibi duran kocaman kokartlı yeni hakem forması. Ense altında reklama yer açılsın diye, futbolcu isimleri numaranın altında birer dipnot.
İlk haftaların standart replikleri: “Hele durun”, “Eksiklerimiz var. İlerleyen haftalarda çok daha iyi olacağız.” Valerien İsmael’e bakarsak, bir takım ve bir futbolcu, sezonun ilk haftasında potansiyelinin yüzde 80’ine erişirmiş. Yani pek heveslenmeyin, çok da fazla bir şey değişmeyebilir!
Post a Comment